Nefesin Emaneti

Nefesin Emaneti

20. Yılında Bir Doktorun Gözünden: Neden Her Din Görevlisi Doğal Bir Yeşilaycıdır?

Her yıl dünya genelinde yaklaşık sekiz milyon insan sigaranın –pasif içiciler dâhil– kurbanı oluyor. Türkiye’de ise 15 yaş ve üzeri nüfusun neredeyse üçte biri düzenli olarak sigara içiyor; erkeklerde bu oran yüzde 41’in üzerine çıkıyor. Tıbben her nefes, bronş yüzeyine yedi binden fazla kimyasalın çarpması, en az altmış dokuz kanserojenle tanışmak demek. Kur’an buyruğundaki “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın” (Bakara 2:195) ayetiyle Buhârî’nin “Sağlık ve boş vakit hakkında hesaba çekileceksiniz” hadisi, bu çıplak hakikatleri asırlar öncesinden bir sorumluluk bildirgesi olarak ortaya koyuyor. Sigara dumanı yalnızca akciğerleri karartmıyor; kul hakkını da zedeliyor, çünkü dumanı soluyan çocuğun, yaşlının, hamile bir annenin iradesi sigara tiryakisinin parmakları arasına sıkışıyor.

Muayene masasında bronş spazmı yaşayan bir çocuğun nefes alış verişini dinlerken aklımdan ilk geçen soru her zaman aynı oluyor: “Evde sigara içiliyor mu?” Yirmi yıllık hekimlik pratiğime pasif dumanın izini bırakan öksürük nöbetleri, tekrarlayan alt‑üst solunum yolu enfeksiyonları ve –ister balkonda ister otomobilde yakılsın– perdelerden halılara sinen nikotin lekeleri eşlik ediyor. Centers for Disease Control and Prevention (CDC) verilerine göre dünyadaki çocukların yarısı hâlâ ikinci el dumana maruz kalıyor; bu durum alt‑üst solunum yolu enfeksiyonu riskini sigarasız ortamlara kıyasla yüzde 35–50 artırıyor. Tirmizî’nin aktardığı “Mü’min, elinden ve dilinden insanların emin olduğu kimsedir” hadisi tam da bu noktada kul hakkının modern klinik karşılığını tarif ediyor: Pasif duman, kişinin yalnızca kendi bedenine değil, yanındakinin ciğerine de zarar veriyor.

Bir din görevlisi cami avlusunda nasıl görünüyorsa, cemaatin günlük hayatındaki davranış kalıpları da ona göre şekilleniyor. Dumansız bir duruş, hutbeden önce gelen fiilî tebliğdir. Ayrıca toplumda nikotin bırakma hizmetlerine –ALO 171 hattı, YEDAM danışmanlığı, sigara bırakma poliklinikleri– en hızlı ulaşabilecek kitle çoğu zaman vaaz sonrası dinleyicilerdir. Güven bağının ve manevî desteğin, nikotin yoksunluğuna eşlik eden kaygı ve sinirlilik hâllerini azalttığı klinik çalışmalarda gösterilmiştir. Dua, sohbet ve topluluk desteği, bırakma sürecinin “ilaç dışı yardımcı tedavisi”dir. Sünnetin “zarar vereni yoldan kaldırın” çağrısı, sigara izmaritini de kapsar; söz ile eylem örtüştüğünde tebliğin tesiri katlanır.

Cami avlusuna “Hava emanettir” afişi yerleştirilip yanına ALO 171’i gösteren bir QR kod eklemek, pasif dumanın çocukta astım atağı riskini yüzde 50’ye kadar artırdığını hatırlatan somut bir mesajdır.
Cemaatle “Nikotin damarları otuz dakika içinde daraltır; kalp krizi riskini artırır.” cümlesini paylaşmak, bırakma niyetini iki kat yükseltebilir. Ayet ve hadîsle desteklendiğinde bu etki kalıcı hâle gelir.
İsteyen çiftlerin dinî nikâh metnine zararlı alışkanlıklardan uzak durma maddesi eklemesi, aile içi pasif dumanın düşük kilolu bebek oranını artırdığı gerçeğine dikkat çeker.

Tütün yalnızca solunum sağlığını değil, yanınızdaki çocuğun ciğerini; alkol yalnızca karaciğeri değil, trafikteki can güvenliğini; kumar ve dijital bağımlılıklar yalnızca cüzdanı değil, aile huzurunu tüketir. İslâm hukukunun “Zarar vermek de zarar görmek de yoktur” prensibi, modern bağımlılık literatüründe insan hakları ve halk sağlığı perspektifinin dinî bir izdüşümü olarak karşımıza çıkar. Din görevlisinin kalp terbiyesi vurgusu, beynin ödül döngüsünü istismar eden bağımlılık sarmalını kıracak anahtar konumundadır.

Nefes, bize emanet edilen en kıymetli sermayedir. Minberin gölgesinde duman değil şifa yükseldiğinde, çocuk polikliniğinde öksürük değil umut yankılanır. Din görevlisi dumansız duruşuyla rol model olur; cemaatin cebine ALO 171’i, gönlüne bırakma niyetini, diline “emanet nefes” kavramını taşır. Sigara, nikotin ya da başka bir bağımlılık biçimiyle mücadele sadece tıbbî değil, aynı zamanda imanî ve insanî bir vazifedir. Emanetimizi korumak, kul hakkını gözetmek, “zarar vermeme” ilkesini yaşatmak için bugün atılacak küçük bir adım, yarın bir çocuğun ciğerlerinde hayat bulacaktır.

Kaynakça

  • Centers for Disease Control and Prevention. (2024). Health effects of secondhand smoke on children.
  • Çocuk Solunum Derneği. (2024). Pasif Sigara ve Çocuk Akciğeri (Politika Notu № 12).
  • Dünya Sağlık Örgütü. (2025). Tobacco: Key facts.
  • National Cancer Institute. (2023). Harms of cigarette smoking and health benefits of quitting.
  • Second Hand Smoke Burden Study Group. (2025). Global burden of second‑hand smoke in children. Respiratory Research, 26(5), 1‑12.
  • Türkiye İstatistik Kurumu. (2023). Türkiye Sağlık Araştırması 2022 (Bülten No. 49747).

Devamını Oku...
İyiliğe Davet, Sağlığa Davet

İyiliğe Davet, Sağlığa Davet

Bazı hikâyeler vardır, insanın iç dünyasına kök salar. Çocukken duyduğunuz bir cümle, şahit olduğunuz bir davranış, hayat boyu sürecek bir bilinç tohumu olur. Ben, emekli bir müftünün çocuğu olarak böyle bir evde büyüdüm. Babamın dilindeki emr‑i bi’l‑ma‘rûf, nehy‑i ani’l‑münker ilkesi sadece vaaz kürsüsünde değil, hayatın her anında canlıydı.

Hatırlıyorum; çocukken mahallede bir komşumuza “Herkes namaz kılıyor, sen neden kılmıyorsun?” diye sorduğumda aslında sadece ibadete değil, iyiliğe, hayırlı olana yönlendirme gayesinin bir tezahürü vardı. Otobüslerde sigara içmenin serbest olduğu zamanlardı. Babam astım hastasıydı. Nefes alamazdı ama yine de nezaketle, “Rahatsızım, sigaranızı söndürebilir misiniz?” derdi. Kimisi saygıyla söndürürdü, kimisi “O zaman özel araçla seyahat et” cevabını verirdi. Oysa herkesin özel aracı yoktu; ama herkesin ortak bir sorumluluğu vardı: birbirine karşı duyarlı olmak. Kur’ân’ın “Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın”[1] emri sanki bu toplu yolculukta yankılanır gibiydi.

Yıllar geçti, ben hekim oldum. Babamın o zamanlar yaptığı şeyin aslında tam olarak bir “sağlığa davet” olduğunu fark ettim. Şimdi biz hekimler çağrımızı sürdürüyoruz: “Sağlıklı olun; bedeninize iyi bakın, çünkü bu beden emanet.” Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) “İki nimet vardır ki insanların çoğu onların kıymetini bilmez: sağlık ve boş vakit.”[2] buyururken emanetin değerini hatırlatıyordu.

Sağlık, sadece bedenin değil, ruhun ve sosyal çevrenin de bir bütünüdür. Tıpkı İslâm’ın insanı bütüncül görmesi gibi … Can emanet, sorumluluk büyük. Daha kaliteli bir hayat için ilk adımlar aslında çok sade:
• Sağlıklı beslenmek (“Yiyin, için fakat israf etmeyin”[3])
• Düzenli kan tahlillerimizi yaptırmak
• Eksik vitamin ve minerallerimizi tamamlamak
• Günlük yürüyüşlere zaman ayırmak
• Sosyal çevremizle sağlıklı ilişkiler kurmak (“Mümin, insanlarla karışan ve onların eziyetine sabreden kimsedir.”[4])
• Aşılarımızı ihmal etmemek

Örneğin, babam artık yaşı ilerledi. Grip ve zatürre aşılarını düzenli yaptırdığımızda her yıl geçirdiği enfeksiyon sayısı azaldı, hastalıkları daha hafif geçirdi. Bu küçük ama etkili önlemlerle sadece onun değil, çevresindekilerin sağlığı da korunmuş oluyor. “Kim bir canı kurtarırsa bütün insanlığı kurtarmış gibi olur”[5] ayeti, aşıyla korunan tek bir hayatın bile ne kadar kıymetli olduğunu hatırlatır.

Diyanet görevlileri olarak emr‑i bi’l‑ma‘rûf yaparken “Namaz kılın” dediğinizde aslında insanlara sadece bir ibadeti değil, beden sağlıklarını, ruh sağlıklarını ve hayat kalitelerini de teklif ediyorsunuz:
• Secde: Ruhun teslimiyetini öğretir, bedene esneklik kazandırır.
• Oruç: Nefsi terbiye eder, sindirime dinlenme imkânı verir.
• Abdest: Kalbi temizler, mikroptan arındırır (“Allah temizlenenleri sever”[6]).

O hâlde bizler de bu çağrıyı yenileyelim:

İyiliğe çağırırken sağlığa da çağırıyoruz.
Çünkü sağlık, Allah’ın kuluna verdiği en büyük nimetlerden biridir ve biz o nimetin bekçisiyiz.

Dipnotlar

[1] Bakara, 2:195
[2] Buhârî, Rikâq, 1
[3] A‘râf, 7:31
[4] Tirmizî, Birr, 69
[5] Mâide, 5:32
[6] Tevbe, 9:108

Kaynakça (APA 7)

Buhârî, M. İ. (2013). Sahîh al‑Buhârî (M. Arnaut, Ed., 2. bs.). Dâru Tuq al‑Nacâh.

Tirmizî, M. İ. (2013). Sunan al‑Tirmizî (A. Azîm Abâdî, Ed., 2. bs.). Dâru Ta’sîl.

Türkiye Diyanet Vakfı. (2019). Kur’ân‑ı Kerîm ve Yüce Meali (10. bs.). TDV Yayınları.

Devamını Oku...