Ezan Sesi Vicdanlara Dokunmalı: Vekil Hocaların Hafta Sonu Çilesi ve Maaş Kesintisi Mağduriyeti

Ezan Sesi Vicdanlara Dokunmalı: Vekil Hocaların Hafta Sonu Çilesi ve Maaş Kesintisi Mağduriyeti

Diyanet İşleri Başkanlığımızın çimentosu, camilerimizin ise ruhu olan din görevlilerimizin fedakârlığı hepimizin malumu. Ancak bu kutsal görevi “vekil” statüsünde yürüten yüzlerce hocamızın yaşadığı öyle bir mağduriyet var ki, modern çalışma hayatının temel insani haklarına aykırı düşüyor. Konumuz: Vekil hocaların haftalık izin kullanamaması ve kullandığında düşük maaşlarından kesinti yapılması.

Gelin görün ki, vekil statüsündeki imam-hatiplerimiz ve müezzin-kayyımlarımız, kadrolu meslektaşlarıyla aynı saatlerde, hatta bayramlarda ve özel günlerde çok daha yoğun bir tempoda görev yapıyor. Sabahın seherinde okunan ezandan yatsı namazının son cemaatine kadar cami hizmetlerinin aksamadan yürütülmesi için büyük bir özveri gösteriyorlar.

Peki bu büyük fedakârlığın karşılığında karşılaştıkları tablo ne?

1. Düşük Ücret, İzin Kesintisiyle Çift Kat Mağduriyet: Vekil personelimizin ücretleri, maalesef, çoğu zaman kadrolu meslektaşlarının çok altında kalıyor. Zaten zor şartlarda geçim mücadelesi verirken, bir de insani bir ihtiyaç olan haftalık izin haklarını kullandıklarında, Müftülükler tarafından bu izin günlerinin maaşlarından kesilmesiyle karşılaşıyorlar. Bir hafta 7 günse, izin kullanılan 1 günün ücretinin kesilmesi, zaten dar olan bütçede ciddi bir gedik açıyor. Bu uygulama, “Dinlenirsen ceza ödersin” demenin bir başka yoludur.

2. İnsani ve Hukuki Bir Çelişki: Devlet memurları kanunu ve temel çalışma yasaları, her çalışana dinlenme hakkı tanır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda vekil memurların durumu özel düzenlemeler içerse de, temel insan hakkı olan dinlenme ve sağlıklı bir yaşam sürme ihtiyacı göz ardı edilemez. Bu uygulama, hocalarımızı ya izinsiz çalışmaya ya da cüzi bir miktar karşılığında zaten yetersiz olan maaşlarının daha da eksilmesine mahkûm ediyor.

3. Motivasyon Kaybı ve Hizmet Kalitesi: Unutmayalım ki, morali bozuk, geçim derdi çeken ve dinlenme hakkı gasp edilen bir personel, görevini en yüksek verimle sürdüremez. Camilerimizdeki manevi rehberlik hizmetlerinin kalitesinin korunması, görevlilerin huzurlu ve güvenceli bir ortamda çalışmalarına bağlıdır. Bu mağduriyetin devam etmesi, sadece hocalarımızın değil, aslında tüm cemaatin ve hizmet kalitesinin kaybıdır.

Çözüm Nerede?

Buradan Diyanet İşleri Başkanlığı’mıza ve ilgili Bakanlıklarımıza sesleniyoruz:

Vekil hocalarımızın bu kronikleşmiş mağduriyetini gidermek, vicdani ve idari bir sorumluluktur. Yapılacak en basit ve adil düzenleme, vekil personelin de haftalık izin günlerinin ücret kesintisine tabi olmaksızın kullanabilmesinin yasal ve idari olarak güvence altına alınmasıdır. Eğer yasal bir engel varsa, 657 sayılı Kanun’da vekil personel lehine ivedilikle bir düzenleme yapılmalı veya Başkanlık tarafından Müftülüklere bu yönde net ve bağlayıcı bir talimat gönderilmelidir.

Camilerimizdeki ezan sesinin huzuru, onu okuyan hocalarımızın gönül rahatlığıyla görev yapabilmesine bağlıdır. Düşük maaş karşılığında özveriyle çalışan bu fedakâr hocalarımızın maaş kesintisi çilesine son verilmeli, onlara hak ettikleri insani çalışma şartları sağlanmalıdır. Aksi takdirde, vicdanlarımızı rahatsız eden bu kesinti makası, sadece maaşları değil, aynı zamanda göreve olan inancı da kesmeye devam edecektir.

Bu adaletsizliğin bir an önce giderilmesi, sadece bir memur hakkı meselesi değil, aynı zamanda toplumsal adalet ve hizmetin sürekliliği meselesidir. Tekbir-Sen olarak gereği yapılana dek, bu mağduriyeti dile getirmeye devam edeceğiz.

Devamını Oku...
DİYANET’E YÖNELİK ELEŞTİRİLER VE SALDIRILARIN PERDE ARKASI

Diyanet’e Yönelik Eleştiriler ve “Saldırıların” Perde Arkası

Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal bir kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluşundan bu yana toplumun dinî hayatını düzenleme ve aydınlatma misyonunu üstlenmiştir. Milyonlarca vatandaşın dinî rehberlik beklediği bu kurum, doğal olarak kamusal alandaki her güçlü aktör gibi sürekli bir eleştiri ve tartışma odağı hâlindedir. Ancak son yıllarda, Diyanet’e yönelik dile getirilen eleştirilerin ötesine geçen, kurumun varlığını, bütçesini veya dinî söylemlerini topyekûn hedef alan bir “saldırı” dilinin yaygınlaştığı görülmektedir. Peki, Diyanet’e yöneltilen bu sert ve yıkıcı eleştirilerin, kurumun kendi deyimiyle “saldırıların” temel amacı nedir?

Kurumsal Eleştiri mi, Din Alanını Dizayn Etme Çabası mı?

Öncelikle yapıcı ve yıkıcı eleştiriyi ayırmak gerekir. Diyanet’in bütçesi, hutbelerdeki dili, personel politikaları veya bazı açıklamaları, elbette kamuoyunda tartışılabilir ve eleştirilebilir. Bu, demokratik bir denetim mekanizmasının doğal bir parçasıdır. Kurumun daha iyi hizmet vermesi, daha kapsayıcı bir dil kullanması veya mali kaynaklarını daha verimli kullanması adına yapılan samimi eleştiriler, Başkanlığın kendisini güçlendirmesine yardımcı olur.

Ancak, gözlemlenen tartışmaların büyük bir kısmı, bu yapıcı çerçeveden uzaktır. Diyanet’i hedef alan “saldırılar,” çoğunlukla şu iki ana amaca hizmet ediyor gibi görünmektedir:

1. Din Alanını Laikleştirmek ve Devletin Dinî Etkisini Sıfırlamak:

Türkiye’de bir kesim, dinî hayatın tamamen devlet denetiminden çıkarılmasını, hatta Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tamamen lağvedilmesini savunmaktadır. Bu görüş, dinî inanç ve pratiklerin tamamen bireysel bir alan olarak kalmasını, devletin bu alana müdahale etmemesini amaçlar. Diyanet’e yönelik her eleştiri, kurumun büyüklüğüne, bütçesine ve merkezî yapısına odaklanarak, aslında din hizmetlerinin merkezî ve organize yapısını hedef alır. Amaç, dinî alandaki kurumsal yapıyı zayıflatarak dinin kamusal alandaki görünürlüğünü azaltmaktır.

2. Toplumsal Değerler Üzerinden Çatışma Yaratmak:

Diyanet, geleneksel aile yapısı, ahlaki değerler ve toplumsal normlar üzerine sıklıkla açıklama yapmaktadır. Bu açıklamalar, özellikle modern yaşam tarzlarını veya farklı yaşam biçimlerini benimseyen kesimlerle sert bir çatışma alanına dönüşmektedir. Diyanet, bazen hutbelerinde veya resmî açıklamalarında, kendi ifadesiyle “aile kurumunu hedef alan küresel lobileri” veya “fıtrata aykırı” olarak gördüğü yaklaşımları eleştirmektedir. Bu eleştiriler, diğer kesim tarafından ayrımcılık ve yaşam tarzına müdahale olarak algılanmakta ve Diyanet’e yönelik topyekûn bir tepkiye dönüşmektedir. Bu durum, temelde toplumsal değerler ve yaşam biçimleri üzerinden kutuplaşmayı derinleştiren bir dinamik yaratmaktadır.


Sonuç: Diyanet’i Tartışmak, Aslında Toplumu Tartışmaktır

Diyanet İşleri Başkanlığı, Türkiye toplumunun din ve devlet ilişkisi hakkındaki kadim tartışmaların somutlaşmış hâlidir. Kuruma yönelik eleştirilerin arkasındaki temel itici güç, çoğunlukla Diyanet’in performansından çok, kurumun temsil ettiği değerler ve dinin toplumdaki rolü hakkındaki farklı vizyonlardır. Diyanet’e yöneltilen “saldırıların” nihai amacı, din hizmetlerinin kalitesini artırmak değil; Türkiye’deki din alanının kim tarafından ve hangi söylemlerle dizayn edileceği mücadelesidir. Bu mücadelede, yapıcı eleştirinin ötesine geçen her yıkıcı eylem, ne Diyanet’e ne de millete fayda sağlamakta, aksine toplumsal huzuru ve barışı baltalamaktadır.

Kurumun, herkesi kucaklayan bir dinî dil oluşturma ve şeffaflıkla hareket etme sorumluluğu olduğu gibi, kamuoyunun da eleştirilerini iftira ve yalandan arındırılmış, yapıcı bir zeminde tutma sorumluluğu vardır. Aksi takdirde, Diyanet tartışmaları, sadece kutuplaşmayı ve karşılıklı nefreti besleyen kısır bir döngüye dönüşecektir. Vesselam.

Devamını Oku...
Camiler ve Din Görevlileri Haftamız Kutlu Olsun

Camiler ve Din Görevlileri Haftamız Kutlu Olsun

1-7 Ekim tarihleri arasında her yıl Camiler ve din görevlileri haftası olarak kutlanılmaktadır. Tüm Din görevlilerimizin haftası kutlu olsun. Tekbir-Sen olarak bu haftamızın tüm din görevlilerimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyoruz.

Camiler ve din görevlileri haftasında il ve ilçe müftülerimizin yapmış olduğu bazı uygulamalara Tekbir-Sen olarak itiraz ediyor ve tasvip etmiyoruz.

İl ve İlçe müftülerimizin, din görevlilerimizin haftasında diğer kurum ve kuruluşların amirlerini ziyarete gitmelerine itiraz ediyoruz ve bu davranışlarını tasvip etmiyoruz. Eğer bu hafta bizimse, neden diğer kurum ve kuruluşların amirleri bizlerin haftasını kutlamak için bizleri ziyarete gelmiyor? Neden il ve ilçe müftülerimiz bizim haftamızda diğer kurum ve kuruluşları ve amirlerini ziyaret ediyor? Tekbir-Sen olarak bu tutum ve davranışları tasvip etmiyoruz.

Camiler ve din görevlileri haftasında tüm il ve ilçe müftülerimizin ve müftülüklerimizin ahirete göç eden din görevlilerimiz için hatim okunmasına öncülük etmelerini, onları yad etmelerini, hayatta olan ve emekli olmuş hocalarımızın hanelerinin ziyaret edilerek gönüllerinin hoş tutulmasını, bulundukları il ve ilçelerde ahirete göç etmiş hocalarımızın kabirleri ziyaret edilerek, Kur’an okunması ve kabirleri başında dualarla yad edilmesini Sendika olarak talep ediyoruz.

Bir müftümüzün elinde güllerle diğer kurum ve kuruluşların amirlerini ziyaret etmelerini istemiyoruz. Müftülerimizin bu tutum ve davranışları din görevlilerimizin gururunu rencide etmektedir. Hiç bir kurum amirinin makam ve mevkisi ne olursa olsun din görevlilerimizin gururunu rencide etmeye hakkı olmadığını hatırlatmak isteriz.

Camiler ve din görevlileri haftamızda başta sayın Cumhurbaşkanımızdan din görevlilerimizi sevindirecek ve mutlu edecek bir takım müjdelerin verilmesini can-u gönülden arzu ediyoruz. Emekliye ayrılmış olan hocalarımızdan hac ve umreye hiç gitmemiş olanlara Diyanet İşleri Başkanlığımızın umreye göndererek taltif etmesini istiyoruz. Tekbir-Sen olarak buradan il ve ilçe müftülerimize bir çağrıda bulunmak istiyoruz; Gelin bu sene hiç bir kurum ve kuruluşları ziyaret etmeyin, bu sene konferanslar vermeyin, başta emekli olan hocalarımız olmak üzere muvazzaf hocalarımızın hanelerini ziyaret ederek gönül bağı kurmayı deneyin.

Devamını Oku...
Sendikacılık tehdit etmek mi?

Sendikacılık tehdit etmek mi?

Son zamanlarda üye kaybeden sendikanın temsilcileri, kendilerinden istifa ederek başka sendikalara ve özellikle Tekbir-Sen’e üye olanlara karşı baskı kurduklarına üzülerek şahit olmaktayız. Bu baskı bazen rüşvet vermeye kadar gitmektedir. Bu rüşvet olayını açmakta fayda vardır. Başkanlıkta yetkiyi alabilmek için diğer sendikalara üye olanlara 2500 tl alış veriş kartı hediye edilmesi ve bunun karşılığında kendi sendikalarına üye olarak alınmaları, Tekbir-Sen’e üye olmak isteyen bir hocamızı, malum sendikanın aynı zamanda temsilcisi olan hac ve umreden sorumlu bir şube müdürünün arayarak; ” hocam biz seni umreye göndermeyi planlıyoruz, siz sendikadan istifa ederek başka sendikaya geçiyorsunuz, arayarak iptal ettirin ki biz sizi en kısa zamanda umreye gönderelim”, diyor. Bu şube müdürü görevini kötüye kullanmış olmuyor mu?

Sendikacılık başka sendikalara üye olanları tehdit etmek değildir. Bulunduğu makamı temsilcisi olduğu sendikanın menfaatleri uğruna kullanmak hiçte değildir.

Son tiyatro sahnesini hep birlikte izledik. Memur-Sen %88 zam isteyerek masaya oturduğunu yaptığı basın açıklamalarıyla duyurmadı mı? Memur-Sen yetkilileri hükümetin bu zammı vermeyeceğini bile bile neden böyle bir teklifle masaya oturdu? Sebebi gayet açık ve net; show yaparak istifaların önünü kesebilmek. Memur-Sen yetkilileri kazanımlar elde ettik, diye öğünüyorlar. Elde edilen kazanımlar neler, bilen var mı?

Memur-Sen üye kayıplarının önüne geçebilmek için sürekli olarak;” Biz hükümet yanlısıyız”, diyerek memurlar üzerinde psikolojik baskı kurarak memurları üye yapmadı mı? Diyanette görevli ama hükümet yanlısı olduğunu iddia eden sendikanın temsilcisi bir çok murakıbın başka sendikalara üye olan din görevlilerini arayarak;” seni ben denetlemeye geliyorum, üye olduğun sendika değil, macera peşinde koşma”, diyerek tehdit ettiklerine şahit olduk. Hac ve Umreden sorumlu bir şube müdürünün ve aynı zamanda malum sendikanın da temsilcisi olan bir şube müdürünün sendikadan istifa eden bir din görevlisini istifasını geri çekmesi karşılığında umreye göndereceği sözünü vermesi görevi kötüye kullanmak değil mi?

Buradan Eşme İlçe Müftülüğüne Tekbir-Sen olarak teşekkür etmek isteriz. Sözleşmeli personellerin AFAD eğitimine ilde katılması sonucu yolluk yevmiye ödenmemesi nedeniyle, hocalarımız sendikamızdan destek istediler, sendika olarak bizde Eşme İlçe Müftülüğüyle irtibata geçtik, ilgili yazışmalarımızı yaparak, sözleşmeli personellerden AFAD’ın düzenlediği eğitim seminerlerine katılanlara yolluk yevmiye verilmesiyle ilgili talebimizi ilettik. Eşme İlçe Müftülüğü gayet devlet adabına yakışır bir şekilde talebimizi dikkate alarak, Diyanet İşleri Başkanlığından bu konuyla ilgili görüş sorarak, eğitime katılan sözleşmeli personellere yolluk-yevmiye ödeyeceklerini tarafımıza bildirdiler. Gayet olgun davranarak talebimize cevap verdiklerinden dolayı Tekbir-Sen olarak Eşme İlçe Müftümüz ve Şube Müdürümüz başta olmak üzere tüm çalışanlarına teşekkür ediyoruz.

Saraykent İlçemizin genç ve dinamik ilçe Müftüsüne ve tüm müftülük personellerine ayrıca teşekkür ederiz. İlçeye yeni atanmasına rağmen gönülleri fetheden genç ve dinamik ilçe müftüsü sayın Nuri TAPAN hocamız, ilçe de genç-ihtiyar herkesin kalbini, gönlünü kazanmış bir durumda. Çalışma azmi ve gayretiyle de dikkatleri üzerine çekmeyi başarmış biri. Bir Müftü olarak hangi camide hangi sıkıntı var? Hangi caminin neye ihtiyacı var? hepsini yakinen takip eden biri Saraykent’in genç müftüsü. Saraykent Müftüler bakımından şanslı ilçelerden. Bundan Önce ki ilçe müftüsü sayın Yasin BAYKAL hocamızda ilçeye büyük hizmetleri dokunan biri. İlçe Müftümüzün kendinden önce ki müftü bey hakkında güzel sözler sarf etmesi ayrı bir güzellik.

Tekbir-Sen olarak hiç bir il yada ilçe müftümüzün karşısında da yanlarında da değiliz. İşinin ehli müftülerimizin her zaman yanlarında yer almaya devam edeceğiz. Sendika olarak gönülleri fethederek büyümeye ve sorunların çözümü konusunda cesur adımlar atmaya devam ediyoruz ve devam edeceğiz.

Tekbir-Sen olarak hiç bir zaman Diyanet İşleri Başkanlığımızın aleyhinde olmayacağız, Diyanet İşleri Başkanlığımızın ve çalışanlarının menfaatleri için kanunların bizlere verdiği yetkileri sonuna kadar kullanmaktan asla korkmayacağız.

Devamını Oku...
Din Görevlilerimizin Talepleri

Din Görevlilerimizin Talepleri

Din görevlilerimizin sorunlarını yerinde tespit edebilmek için saha sendikacılığına önem veriyoruz. Sendika Genel Başkanı olarak Bursa, Ankara, İstanbul illerimizde Din görevlilerimizle yapmış olduğumuz yüz yüze görüşmelerde tarafımıza ve gerekse telefonla beni arayarak iletilen bazı sorunlardan kısaca bahsetmek istiyorum.

  • Bazı il ve ilçe müftülerimizin Din görevlilerimize karşı hasmane tutum sergilediklerini, bu tutum ve davranışın din görevlilerimiz açısından moral ve motivasyonlarının bozulmasına ve görev şevklerinin kırılmasına sebep olduğunu, bu konuda il ve ilçe müftülerimizin daha hassas olmaları gerektiğini istediklerini söylediler.
  • Bazı il ve ilçe müftülüklerin Fahri olarak görev yapan Kur’an Kursu Öğreticilerimizin en az bir günlük ek derslerini ödemedikleri, tez zamanda ödenmeyen ek derslerinin ödenmesini istemektedirler.
  • İlk atamada Müezzin-Kayyım olarak atananların İmam-Hatip olarak atanabilmeleri için sık sık sınavların açılmasını talep etmektedirler.
  • Camii giderlerinin merkezi bütçeden karşılanması veya TDV İl ve ilçe şubelerince karşılanmasını istemektedirler.
  • Vekil olarak görev yapan din görevlilerimizin aldıkları maaşların asgari ücretin altında kaldığı, bu durumda evli ve çocuğu olanların aile geçindirme konusunda ekonomik zorluklar yaşadıklarını, kadrolu personellere ödenen seyyanen zammın vekil olarak görev yapan din görevlilerine de ödenmesini istemektedirler.
  • Vekil olarak görev yapan din görevlilerin haftalık izinlerinin olmadığını, haftalık izin kullananların maaşlarından kesildiğini ve bu mağduriyetlerinin giderilmesini talep etmektedirler.
  • Sürekli her yıl aynı il ve ilçe müftülerin Hac ve Umre görevlerine gittikleri, bu durumun Diyanete güveni sarstığını, aynı kişilerin değil, diğer il ve ilçe müftülerinin de hac ve umre hizmetlerinde görevlendirilmeleri Diyanet İşleri Başkanlığına güveni artıracağını ve çalışma azmini zirveye çıkaracağını söylediler.
  • Senelik izine ayrılmak isteyen din görevlilerimize bir çok il ve ilçe müftülüklerinin zorluk çıkardığını, izine ayrılanlardan Cuma Namazını kıldırmak için yerlerine birini bulmalarını veya Cuma Namazını kıldırmak için görev yerine o gün gelmelerinin istendiğini beyan ederek bu durumda rahat bir kafayla izin kullanamadıklarını söylemektedirler. İzine ayrılan Din görevlilerimizin yerlerine görev yapacak kişileri müftülüklerin kendilerinin ayarlamasını talep etmektedirler.
  • Sözleşmeli Personellerin başka yerlerde çalıştırılamayacağı kanunen açık ve netken, bazı il ve ilçe müftülerinin başka camilerde görevlendirdiklerini, itiraz edenlerin de sözleşmelerinin feshedileceğiyle tehdit edildiğine dair iddiada bulundular. Bu durumun çalışma azmini kırdığını beyan ettiler.
  • 1-7 Ekim tarihleri arasında idrak edilen Camiler ve Din görevlileri Haftası münasebetiyle hiç bir il ve ilçe müftülerimizin diğer kurum ve kuruluşların amirlerini ziyarete gitmemelerini, onların bizlerin haftası münasebetiyle İl ve ilçe müftülüklerimizi ziyaret etmelerini istemektedirler.
  • Camiler ve din görevlileri haftası münasebetiyle din görevlilerimize en az bir maaş ikramiye verilmesini talep etmektedirler.
  • Derneklerden e Devlet üzerinden istifalar mümkünken, sendikalardan e Devlet üzerinden istifaların mümkün olmadığını, tıpkı derneklerde olduğu gibi sendikalardan da e devlet üzerinden istifa edinilmesini talep etmektedirler.
  • Her ay il ve ilçe müftülüklerinde personellere yönelik yapılan aylık mutat toplantılara kırsal kesimlerden gelenlere yolluk-yevmiyenin ödenmesini istemektedirler.
  • Bazı il ve ilçe müftülüklerinde görev yapan memurların din görevlilerimize karşı yüksek perdeden konuştuklarını, itiraz ettikleri vakit te memurların tehditkâr bir edayla üzerlerine yürüdüklerini söylediler. Bu durumdan ötürü kurumlarına gitmek istemediklerini söylediler.
  • He sene başında zorla dayatılan Diyanet yayınlarının alınması mecburiyetine son verilmesi talep edilmektedir.
  • Bazı müftülüklerin mesai mefhumu gözetmeksizin gecenin bir yarısında kuruma ait sosyal medya ( BİP, Whats Upp, SMS) uygulamalarından mesajlar göndermelerinin kendilerini rahatsız ettiğini, hatta az da olsa kurumlarından bazen tehdit dolu ve bazen sitem dolu mesajların geldiğini, bu durumun aile içinde huzursuzluğa sebebiyet verdiğini söylediler.
  • Tekbir-Sen olarak yukarıda tarafımıza iletilen sorunların çözümü konusunda girişimlerde bulunacağımızı, din görevlilerimizi namaz vakitleri içerisinde görüntülü arayarak görevde olup olmadıklarını tespit etmeye çalışan ve sendikamıza yönelik ” Biz Tekbir-Sen’i kaale almıyoruz, onlar köpek gibi avlıyor”, diyerek üyelerimize baskı kuran ve kaymakamlığın açtığı soruşturma da ifadesine başvurulacak olan üyelerimizin gerek ilçe müftüsü ve gerekse şube müdürü tarafından tehdit edilmesiyle ilgili de Diyanet İşleri Başkanlığımıza şikayetçi olduğumuzu ve diğer konularla ilgili de Diyanet İşleri Başkanlığımıza müracaatta bulunacağımızın bilinmesinde fayda vardır. Sendika olarak biz gönülleri fethederek büyüyen sendikayız. Biz gücümüzü kanunlardan ve siz değerli Diyanet ve Vakıf çalışanlarımızdan alıyoruz.
    • Kıymetli Hocalarım sizlerde sendikamıza üye olarak gücümüze güç katabilirsiniz ve sendikamızın il ve ilçe temsilcisi olarak bizimle bu kutlu yolda yürüyebilirsiniz.

Devamını Oku...
​Diyanet İşleri Başkanlığımızda onlarca sendika varken neden Tekbir-Sen’e üye olmalısın?

​Diyanet İşleri Başkanlığımızda onlarca sendika varken neden Tekbir-Sen’e üye olmalısın?

Diyanet işleri Başkanlığımız bünyesinde onlarca sendika varken, Tekbir-Sen olarak farklı bir sendikacılık anlayışıyla hareket etmek için kurulmuş olan bir sendikayız. İster üyemiz olsun, ister olmasın hiçbir zaman Diyanet işleri Başkanlığımız çalışanları arasında ayırım yapmaksızın tüm çalışanların sorunlarının çözümü konusunda cesur adımlar attık ve atmaya devam edeceğiz.

Hiçbir zaman “yapcaz, etcez”, gibi klasikleşmiş cümleler kullanmayacağız ve yapamayacağımız hiçbir şeyi hiçbir zaman yapacağız, diye söz vermedik ve vermeyeceğiz.

Din görevlilerimizin en çok mağdur olduğu camii derneklerinin Diyanet İşleri Başkanlığımıza bağlanmasını veya denetim ve kontrolünün Diyanet işleri Başkanlığına verilmesiyle ilgili ilgili kurum ve kuruluşlar nezdinde müracaatta bulunduk ve bu konunun neticelenmesi için çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Bulunduğu makamlardan güç alarak uhdesinde ki personellere karşı hasmane tutum ve davranışlar sergileyen müftülerimizin, şube müdürlerimizin kanunlardan ve yönetmeliklerden üstün olmadıklarını hatırlatmak için Diyanet işleri Başkanlığımıza şikâyette bulunarak hesap vermelerini sağladık ve sağlamaya devam edeceğiz.

Diyanet İşleri Başkanlığımız personellerinin de bir ailesinin olduğunu, bu nedenle gelişigüzel mesai saatleri dışında ve gecenin bir yarısında müftülükler tarafından mesajların gönderilmemesi için gereken yazışmaları yaparak, bu tür davranışlar sergileyen müftülerimiz ve şube müdürlerimizin Diyanet İşleri Başkanlığımız müfettişlerine hesap vermeleri için gereken müracaatları yaptık.

Kırsal yerlerde görev yapan hocalarımızın müftüler ya da şube müdürleri tarafından namaz vakitlerinde ve izine giderken ve izin dönüşlerinde görüntülü aranarak baskı kurulmasının önüne geçtik ve bu davranışları sergileyenlerin hesap vermeleri için gerekli yazışmaları yaptık ve yapmaya devam edeceğiz.

Din görevlilerimize toplum içerisinde gerekli değeri göstermeyen ve toplum içerisinde din görevlilerimize;” lan oğlum”, gibi sözlerle hitap eden müftülerimizin Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından uyarılması için gerekli yazışmaları yaptık.

Sendikamıza üye olanlara mobbing uygulayan, sendikamız üyelerine karşı sert tutumlar sergileyenler hakkında gerekli idari cezaları almaları için gerekli yazışmaları yaptık.

İl ve ilçe müftülüklerimizin her ay düzenli olarak yapmış oldukları aylık mutat toplantılara kırsal kesimlerden katılan din görevlilerimize yolluk-yevmiye ödenmesi için gerekli yazışmaları yaptık ve sürecin takipçisi olmaya devam ediyoruz.

Ku’ran Kursu öğreticilerimize öğretmen statüsü verilmesi için gerekli girişimlerde bulunduk.

Murakıplarımızın özlük haklarının iyileştirilmesiyle ilgili ve il müfettişi ünvanlarınınverilmesi ve il müfettişliği kurumunun kurularak, murakıplarımızın il müfettişi olarak il müfettişliği kurumunun emrine verilmesiyle ilgili çalışmaları yaptık ve sürecin takipçisiyiz.

Vaizlerimizin özlük haklarının iyileştirilmesi ve vaizlik müesseselerinin güçlendirilmesi, gençlik vaizi, kürsü vaizi ve fetva vaizliği gibi alanlara ayrılması ve vaizlerimizin sıkı bir eğitimden geçirilerek ve özlük haklarının iyileştirilerek daha etkin olmalarıyla ilgili çalışmalarımızı yaptık ve ilgili mercilerle iletişime geçtik.

Dini eğitim merkezleriyle Dini Yüksek ihtisas eğitim merkezlerinde görev yapan hocalarımız arasında ki özlük ve maaş farklılıklarının giderilmesiyle ilgili çalışmalarımızı yaptık ve sürecin takipçisiyiz.

İl ve ilçe müftülerimizin camii denetimlerinde vakfa ait araçları kullanmaması ve camii giderlerinin merkezi bütçeden karşılanması, bunun imkân dâhilinde olmaması halinde TDV il ve ilçe şubelerince karşılanmasıyla ilgili müracaatta bulunduk ve bu konuyla ilgili çalışmalarımız devam etmektedir.

Din görevlilerimize verilen 274 tl lik kıyafet yardımının iptal edilmesini ve bunun yerine sarık ve cübbelerin il ve ilçe müftülükleri tarafından TDV bütçesinden karşılanmak suretiyle, din görevlilerimize teslim edilmesiyle ilgili çalışmaları yaptık.

Tüm Diyanet İşleri Başkanlığımızın çalışanlarının menfaatlerini gözeterek anlaşmalar yaptık ve yapmaya devam edeceğiz.

Kıymetli hocalarım yukarıda sadece bir kısım çalışmalarımızdan da anlaşılacağı üzere, Tekbir-Sen Diyanet ve vakıf çalışanlarımızın cesur ve gür sesidir. Sorunların çözümü konusunda cesur adımlar atmaya devam etmektedir. Sizlerde sendikamıza üye olarak gücümüze güç katabilirsiniz.

İşte bu saydıklarımız ve daha fazlasını elde edebilmeniz için üye olacağınız tek sendika Tekbir-Sen’dir. Tekbir-Sen gücü özgürlüğünde ve gücünü kanunlardan ve siz değerli Diyanet ve Vakıf çalışanlarımızdan alan tek sendikadır. 

Tekbir-Sen gönülleri fethederek büyüyen sendikanın adıdır. İşte bu nedenle sizlerde sendikamıza üye olarak gücümüze güç katabilir ve sendikamızın il ve ilçe temsilcisi olarak bu kutlu yolda bizimle yürüyebilirsiniz.

Devamını Oku...